• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/ktdgokmen
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05347896126
  • https://twitter.com/Kucuktasdemir
  • https://www.instagram.com/gokmenktd/
  • https://www.youtube.com/channel/UC2oheUfhR7iDi5hqG-_1HfA?view_as=subscriber
Site Menüsü
Linkler
Site Haritası

İntiharların ardındaki korkunç plan (14)

İntiharların ardındaki 

korkunç plan

Gökmen Küçüktaşdemir

Polis, bir ihbar üzerine gittiği evin kapısını kırıp içeri girdiğinde 7 gencin cesediyle karşılaştı. Binaya yayılan kötü kokunun sebebini araştıran apartman sakinleri aramıştı polisi. Olayın gerçekleştiği İzmir Buca'daki bu daireyi kiralayan kişi de hayatını kaybedenler arasındaydı. Beşi kız, ikisi erkek olan cesetlerin hepsi salondaydı. Kimi koltukta kimi ise yerde yatıyordu. Hepsi de sanki uyuyorlarmış gibi gözüküyorlardı. Ortada bir kömür sobası ve içerde gözle görülebilir seviyede bir duman vardı. Bu nedenle ilk anda soba zehirlenmesi yüzünden öldükleri düşünüldü. Polis, araştırma sırasında kimlik tespiti yaparken biraz zorlandı. Çünkü üzerlerinde hiç belge yoktu. Hatta ne paraları, ne de kredi kartları vardı. Bir tek komşuları, evin kiracısı olan Emre ismindeki 28 yaşındaki genci tanıdılar. Cesetler, zehirlenmenin kesin tespiti için Adli Tıp Kurumu'na gönderilirken bu arada kimlikleri belirleme çalışması da sürüyordu.

RAPORDAKİ SÜRPRİZ

Olay, 2009 yılının ilk günün sabahı Ankara'da bir evde doğalgaz sızıntısı sonucu ölen gençleri hatırlatıyordu. Ankara'da yaşanan faciadan 2 ay sonra gerçekleştiği için basın olaya daha geniş yer vermişti. Acılı aileler bulundu, onlarla yapılan röportajlar ve haberin bilinen ayrıntıları yayınlandı. Olaydan 2 gün geçmişti ki Adli Tıp Kurumu'ndan gelen rapor herkesi şaşırttı. Yapılan incelemede gençlerin kömür sobasından sızan karbonmonoksit gazından zehirlendikleri için ölmelerinin yanı sıra hepsinin kanında zopiklon maddesi bulundu. Bu Imovane adlı bir uyku ilacının etken maddesiydi. Akla ilk gelen ise yaşananların bir toplu intihar vakası olabileceğiydi.

Anlaşılan o ki, dördü farklı kentlerden gelen gençler olay gecesi buluştuktan sonra hep birlikte uyku ilacı içip ölüm uykusuna yatmışlardı. Rapordan sonra olayı incelemesi için görevlendirilen Cinayet Masası dedektiflerinden Selçuk ve Burcu, yaşananların meydana geldiği eve giderek ortamı bir de kendileri görmek istedi. Burcu, şubeden çıkmadan önce olay gününe ait hava durumunu araştırarak yolda Selçuk'u bilgilendirdi. Burcu, "O gün için lodos yokmuş, hava da hayli sakinmiş. Hatta hava sıcaklığı mevsim normallerinin üstünde seyrediyormuş. Soba yakmaya gerek bile yokmuş" dedi. 15 dakika süren yolculuktan sonra evin içine girip yeni bir ipucu aradılar.

Selçuk, "Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada her yıl yaklaşık 10-20 milyon kişi intihar girişiminde bulunuyor ve her 35-40 saniyede bir kişi yaşamını yitiriyor" dediğinde Burcu onu başıyla onaylayarak fikrini belirtti.

- Hindistan ve Çin dışında, intihar etmek isteyenler genellikle kadınlar, ancak son noktayı koyabilenler, erkekler oluyor. Ancak bu olay da kadınların fazlalığı dikkat çekici…

- Başka bir şey de sanki bu gençler eğlenmek için bir araya gelmemişler. Evde hiçbir hazırlık yapılmamış. Ne bir pasta kırıntısı, ne yemek… Sadece bazıları boş olan bir sürü içki şişesi var. Ev bakımsız olmasının yanında çok da temiz sayılmaz. Sanki başta ev sahibi olmak üzere hepsi buraya ölmek için gelmişler.

- Emre adındaki genç 6 aydır işsiz ama hiç intihar girişiminde bulunmamış. Kızların ise biri hariç hepsi bir ve birden çok ölmek istemiş ama son anda ya vazgeçmiş ya da kurtulmuşlar. 1 kız Ankara'dan, 1 kız da İstanbul'dan gelmiş. Ahmet ismindeki genç ise Bursa'dan... Hepsinin farklı öyküleri vardı ama her birinin de intihar etmek için gösterebilecekleri bir nedenleri bulunuyor.

Neydi onları bir kentten bir diğeri ölmek için sürükleyecek olan neden? Şöyle bir bakıldığında ikisi hariç hepsinin aileleri varlıklı ve yüksek tahsil sahibiydi. Sadece birinin anne ve babası ayrı yaşıyordu.

KURULAN OYUN

Soba borularının girdiği baca deliğinin hemen altındaki kurumları gören Selçuk, "Borular yerinden oynatılmış. Gazın evin içine dağılması için zaten baca deliğinin tıkanması gerekiyor" diyerek borulara uzandı. Boruları yerinden çıkardı ama bacayı tıkayan hiçbir şey yoktu ortada. Evin içinde gezerken Emre'nin odasında bulunan masada daha önce bir bilgisayarın durduğunu gösteren toz kümesi bulunuyordu ancak ortada bilgisayar yoktu. Masadan ve masanın altındaki çoklu prizin üstünden parmak izleri aldılar. Ayrıca içki şişelerinin üzerinden ve birkaç farklı yerde daha...

Selçuk, "Bu evde garip bir durum var. Sanki biri bizim önce mağdurların soba gazından öldüğünü düşünmemizi istemiş. Daha sonra da intihar ettikleri bilgisine ulaşabileceğimizi düşünmüş. Bakıyorum da bu gençlerin ceplerinde ne paraları, ne kredi kartları var. Kayıtlarda bulunan hiçbir telefona rastlanmadığım gibi evdeki bilgisayar da götürülmüş" dedi.

Burcu, "Sence hepsini intihara sürükleyen biri ya da birileri mi var?" diye sordu.

- Evet. Büyük ihtimalle. Bu gençler kendi başları ölümü göze alamamışlar ve birlikte ölümü seçmişler. Türkiye'de bu tür intiharlar gözükmüyor ama yurtdışında rastlamak mümkün. Ya içlerinden biri son anda bundan vazgeçti. Veya onların bu ölüm arzuları üzerine kurulu bir plan gerçekleştirdi.

- O zaman diğer çocukların evlerindeki bilgisayarları incelemeye alsak iyi olacak.

- Evet. Bilgisayarla internet üzerinden bağlantıya geçmiş olabilirler.

O gün polis gençlerin evlerindeki tüm bilgisayarları toplayarak Bilişim Suçları Şubesi'nde inceleme altına aldı. Ayrıca dedektiflerin aldığı parmak izlerinin ölen grubun içindeki hiç kimseye ait olmadığını belirlendi. Evin içinde sekizinci bir kişinin daha olduğunu söylemek zor değildi artık. Kurbanların tam ölüm saatlerinin belirlenmesinin ardından çevredeki işyerlerinin kameralarından o gün apartmana girip çıkan kişilere bakılmasına karar verildi ama o güne ait hiçbir kayıt bulunamadı. Dedektifler olayı çözmeye çalışırken ölen gençlerden birinin babası dedektiflere ulaşıp, "Banka hesabım boşaltılmış" dedi. Çok geçmeden aynı şikayeti diğer çocukların aileleri de dedektiflere ulaştırdılar. Aileler hem çocuklarını hem de tüm birikimlerini kaybetmişlerdi.

SİTEDEKİ İLAN

Tüm bunlar olurken Bilişim Suçları ekipleri ilginç bir kanıt buldu. Gençlerin son ziyaret ettiği internet sitelerinden birinde şöyle bir ilana rastlamışlardı: İntihar etmek için arkadaşlar arıyorum. Bir evim ve acısız bir ölüm için güzel bir planım var.

Selçuk, web sitesindeki ilanı okuyunca, "Bu durumun benzerleri daha önce Japonya, İsviçre ve Amerika gibi bazı ülkelerde yaşandı. Daha önce söylediğim gibi ölüme yalnız cesaret edemeyen ya da daha önce intiharda başarılı olamayan kişiler bu tarz ilanlara cevap verebilirler ki bizim merhumlar da bu kriterlere uyuyor. Fakat bu kez olayın içinde başka vahim bir durum daha var. Bu gençler bir üçkağıtçı tarafından kullanılmışlar. Belki bu adam çıkıp da böyle bir ilan vermeseydi bu gençler hala yaşıyor olacaktı. İlanı veren ev sahibi Emre olamaz. İlanı veren evde olmayan ve gençlerin ailelerini dolandıran sekizinci kişi" dedi.

Polis, süratle ilanı yayınlayan web sitesinin sahiplerine ulaştı. Daha sonra da ilanı veren kişinin IP numarasından zanlının kimliğine ulaşıldı. İsmi Harun Kahraman'dı. Belirlenen adrese yapılan baskında bomboş bir ev bulundu. Evin salonunda bir not vardı. Notta, "Beni bulmak için biraz daha çabalamanız gerekiyor" yazılıydı.

Polis, araştırmasını bankalar üzerinden sürdürürken ailelerin hesaplarından çekilen paraların, birkaç farklı hesaba yatırıldıktan sonra Almanya'daki bir bankada toplandığını buldu. Alman polisi ile yapılan ortak çalışmada bu hesabın terör örgütü PKK'ya ait olduğunu tespit etti. Para hesaptan çekilirken suçüstü yapılarak hem gençlerin ölümüne neden olan adam hem de örgütün diğer üyeleri yakalandı.

Bir Çin atasözü der ki, 'Ağaç ne kadar yüksek olursa olsun, yaprakları yine de yere dökülür.'


Yorumlar - Yorum Yaz
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.237032.3662
Euro34.794534.9339
Ne güzeldir,sessizlikte birlikte olmak
Daha da güzeldir, gülmek birlikte
Cennetin ipekten şalı altında
Yosunlara ve kayın ağaçlarına yaslanarak,
Kahkahamız kadar yüksek sesli olduğunu dosluğumuzun
Gösteriyor dişlerimizin beyazlığı.
F. Nietzche