• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/ktdgokmen
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05347896126
  • https://twitter.com/Kucuktasdemir
  • https://www.instagram.com/gokmenktd/
  • https://www.youtube.com/channel/UC2oheUfhR7iDi5hqG-_1HfA?view_as=subscriber
Site Menüsü
Linkler
Site Haritası

Aret Vartanyan

Ege’nin iki yakasındaki
insan öykülerini anlatacak
 
Gökmen Küçüktaşdemir
 
2008’de yayımlanan Sen ve Ben ile kısa zamanda yüksek satış rakamlarına ulaşan Aret Vartanyan’la yeni kitabı “Bir nefes İstanbul”a ve hayata dair pek çok şeyi konuştuk. Türkiye’nin çok kültürlü yapısını yıkmak isteyenlere inat Aret Vartanyan, kitaplarında da, internet sitesinde de, gazete sayfalarında da, özel yaşamında da herkese, kimliklerden sıyrılarak birlikte yaşamanın verdiği keyfi anlatıyor. Şimdi de, Ege’nin iki yakasındaki insanların öyküsünü aktaracağı bir proje hazırlıyor.   
 
 
 
 
 
 
Yazmaya ne zaman başladınız?
Çalıştığım kurumda medya organizasyonlarını ben yaparken şimdi ben işin öteki tarafına geçtim. Yazdığım kitaplardan sonra ben basının karşısına çıkıyorum bugünlerde sık sık. Bu da benim için ilginç bir durum. Ancak ilk yazarlık maceram 7 yaşımda başladı. O zaman elimle beyaz kağıtlara yazdıklarımı zımbalayıp okulda satardım. Ve o yaşta izlediğim bir reklamdan etkilenerek hedefimi iletişim sektöründe çalışmak olarak belirlemiştim. Bunu da yıllar içinde gerçekleştirdim.  Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi benim tek tercihimdi. Sınavı kazanıp okula girdim ve bitirdim. Önce reklamcılık, sonra ise halkla ilişkiler alanlarında çalıştım. Ama yazmayı hiç bırakmadım. 1998’de kendi web sitemi kurup orada yazlılarımı sürdürdüm. Bazı gazetelerin hafta sonu ilavelerinde yazmaya başladım.
“Sen ve Ben” adlı kitabınız yüksek satış rakamları yakaladı. Bu başarıyı neye bağlıyorsunuz?
Kitabın başarısının nedenini sansürlemeden içimi dökmemdir. “Sen ve Ben” tamamen hayata dair bir sohbet… Oturup okuduğunuzda karşınızda sohbet eden birini buluyorsunuz. Kitabın arka kapağında da söylendiği gibi karşılıklı oturup kahve içerken sohbet etseydik bu kitap çıkardı karşımıza. Benim beklentimin çok üzerinde bir başarı elde etti. 3 bin 500 üzerinde mail geldi. 40 bin gibi bir satış rakamı yakalandı. Okurla aramda sıcak bir diyalog oluştu. Böylece ikinci kitap “Bir nefes İstanbul” ortaya çıktı.
 
İstanbul çok fazla kitaba konu oldu. Sizin anlatmaya çalıştığınız neydi?
İstanbul ekseninde kendi içimdeki arayışı, ortak sorularımızı ve yaşamlarımızı irdelemeye çalıştım. İstanbul üzerine çok kitap yazıldı ama ben bu kitapta bu kentte yaşayan insanların yaşamına girmeye çalıştım. Maskesiz olma arayışımız aslında… Kitapta yer verdiğim gibi Alevi’si, Sünni’si, Musevi’si, Rum’u, Türk’ü, Ermeni’si aslında hepimiz aslında aynı gemideyiz ve bu etiketleri çıkarabildiğimiz zaman çok daha iyi görüyoruz. Örneğin İstiklal Caddesi bu renkliliği görebileceğimiz bir yerdir. Ancak insanlar arka sokaklarına girmez. Hatta kolunu çarptığı insana dönüp bakmaz. Yaşayan değerleri maskelerimizden sıyrılarak anlayabileceğimizi düşünüyorum. Bu arada benim de merak ettiğim hayatlar vardı. Onların yaşadıkları İstanbul vardı. Ayşe Kulin, Nermin Bezmen, Cüneyt Özdemir, Beyazıt Öztürk, Mehmet Ali Birand, Ece Temelkuran, Fahir Atakoğlu ve Cüneyt Ayral gibi isimler kitaba kendi İstanbul tasvirlerini koydular. Benim için onlardan bu desteği almak güzeldi. Şimdi bu kitap film olacak. Bu da benim için sevindirici bir başka nokta. Bu kitap da 50 bini geçecek. Bu kadar satmasının bir nedeni de bence insanların kimlik ayrımı olmadan birlikte yaşama umududur. 
İstanbul’u anlatıyorsunuz ama öykü aslında sadece İstanbul’da geçmiyor. Hatta kitabın sonunu Çeşme’de bitirmişsiniz öyle değil mi?   
Evet öyle. Ben İzmir’de sokağa çıktığım zaman, o çok kültürlülüğün verdiği güzel duyguyu yaşayabiliyorum. Bana keyif veriyor, çocukluğumu hatırlatıyor. Bir nefes İstanbul’un da bazı bölümlerini Alaçatı’da yazdım. Kitabın sonu da İzmir’de bitti.
İlk kitabınız size yeni kapılar da açtı. Biraz da yeni oluşan ve her gün gelişen projenizden bahseder misiniz?
Okurlarla aramdaki diyalogdan “Yaşam Atölyesi” adlı bir proje doğdu. Bu bir felsefe okulu... Kendi içimizde bir yolculuğa çıkaran, fikir üretilen, sohbet edilen bir yer. Bunun dışında Ege’nin iki yakasına ait bir projemiz var. 6 ay her iki yakayı da karavanla dolaşarak insan hikayeleri toplayıp bir kitap yapacağız.
Felsefeyle ilginiz nereden geliyor?
Ben 9 yaşımdan beri felsefeyle ilgileniyorum aslında. Yaşıtlarım sokakta oynarken ben Nietzsche okumaya çalışıyordum. Oxford Üniversitesi’nde aldığım eğitiminim, Japonya’ya seyahatim bana çok şey kattı. Şu an 96 kişilik bir grup var “Yaşam Atölyesi”de ve her geçen gün bize katılan insanların sayısı artıyor.      
Kozmopolit bir ailede büyümenin avantajları nelerdir?
Tek çocuk olarak büyürken İstanbul’un da son demlerini yakaladım. Ailemdeki farklı kültürlerin zenginliğini her zaman yaşamak bir avantajdı benim için. Mesela yılda 12-13 bayram kutlamak özellikle çocukken çok eğlenceli oluyor. Ben, kiliseden çıkıp camiye giden bir aydının çocuğuyum. Bugün insanlar birbirini dinlese ve anlamaya çalışsa tüm sorunlar çözülecek ama bunu yapamıyoruz. Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Bugün Ahmet, Mehmet ne kadar bu ülkenin vatandaşıysa Aret de Agop da bu ülkenin o kadar vatandaşıdır. Belki benim şansım ama ben Türkiye’de azınlık olmanın dezavantajını hiç yaşamadım.
Agos’ta Hrant Dink ile de çalışmışsınız. Biraz o günleri anlatır mısınız?
Agos’ta yazdım 1.5 yıl. Hrant Dink ile çalıştım. Kendisinden çok şey öğrenme fırsatı buldum. Gazetede yer alacak bir makalenin nasıl yazılması gerektiğini bana o öğretti. Düşündüğünü direkt söyleyen biriydi.
Bir yandan halkla ilişkiler işi bir yandan yazarlık…  Hangisi daha ağır basıyor?
Bir yol ayrımına doğru gidiyorum. Bu tempo devam ederse bırakacağım alan tabiî ki kurumsal alan olur ve yazarlığa devam ederim.
Peki sadece yazarlıkla para kazanabilecek misiniz?
Sadece yazarlıkla kazanmam zor tabiî ki ancak yazarlıkla birlikte gelişen “Yaşam Atölyesi” gibi projelerle gelir elde edebilirim.
 
Aret Vartanyan kimdir?
Ermeni, Rum, Musevi, Türk ve Rus mensuplarıyla İstanbullu geniş bir ailenin tek çocuğu olarak dünyaya gelen ve tüm bu tarihi, çeşitliliği, renkliliği kişiliğine, yaşam temposuna taşımayı başarmış genç bir yazar. 1978 doğumlu Aret Vartanyan’ın 1998 yılından bugüne birçok ulusal/yerel dergi ve gazetelerde yazıları yayınlanıyor. İnternet ortamında en çok tıklanan yazarlar arasında yer alıyor. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler Bölümü’nde lisans ve yüksek lisans eğitimlerini tamamlayan Vartanyan, 2002-2004 yılları arasında Oxford Üniversitesi’nde eğitimini tamamladı ve özel bir şirkette halkla ilişkiler alanında çalışmalarını sürdürüyor.

Yorumlar - Yorum Yaz
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.663034.8019
Euro36.413536.5594
Ne güzeldir,sessizlikte birlikte olmak
Daha da güzeldir, gülmek birlikte
Cennetin ipekten şalı altında
Yosunlara ve kayın ağaçlarına yaslanarak,
Kahkahamız kadar yüksek sesli olduğunu dosluğumuzun
Gösteriyor dişlerimizin beyazlığı.
F. Nietzche