• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/ktdgokmen
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05347896126
  • https://twitter.com/Kucuktasdemir
  • https://www.instagram.com/gokmenktd/
  • https://www.youtube.com/channel/UC2oheUfhR7iDi5hqG-_1HfA?view_as=subscriber
Site Menüsü
Linkler
Site Haritası

Yandıklarımız

 


Yandıklarımız
 


Bugün aslında, İzmir Devlet Opera ve Balesi'nin yeni sahnelemeye başladığı 'Romeo ve Jüliet' ile ilgili izlenimlerimi yazmayı planlıyordum. Shakespeare'in unutulmaz eserinin bale uyarlamasının ne kadar cezbedici olduğunu, yeni teknikler kullanılarak yaratılan dekorundan müziğine nasıl da iyi bir iş çıkarıldığını, Aslı Çilek ve arkadaşlarının sahnedeki etkileyici performansını kelimelere dökmeye çalışacaktım. Ve mutlaka içine sıkıştıracaktım sakın kapatmayın Devlet Opera ve Balesi'ni ve sakın kapatmayın Devlet Tiyatrosu'nu diye... Ama sonra başka bir aşk hikayesine yer vermeyi düşündüm.

***

Sevgili müzisyen dostum Hakan Asılkefeli evleniyor. Onu ilk tanıdığım günlerde aşka ve evliliğe inanmazken, tam da bugün yönetmen yardımcısı Özben Berkün ile hayatını birleştiriyor. Onlar, sevgilerinin gücüyle bu dünyanın tüm olumsuzluklarına karşı tek bir vücut olup mücadelelerini omuz omuza sürdürecekler. Çünkü, tıpkı dağları aşıp yüzlerce kilometre sonra birleşen Fırat'la Dicle nehirleri gibi tutku ve arzuyla çağlayıp yaşam denen bu zaman tünelinden birlikte akmayı seçtiler. Birbirlerine yoldaş olacak ve birlikte olgunlaşıp, birlikte çocuklaşacaklar. Ama yazmak istediğim aşk hikayesi bu da değil.  

***

Kilometrelerce uzakta yaşayan bir kadına aşık olmuştum. Onun için mesafeleri aşmaktan, yanında olmak için çabalamaktan hiç yorulmadım. Ama her şey istediğimiz gibi olmuyor. Sevdiğin kadar sevilmiyor, değerin bilinmiyor ve sabır gösterilmiyorsa, çıktığın yolda gitmek istediğin yere varamıyorsun. Böylece sevdiğiniz insan avuçlarınızın arasında kayıp gidiyor. Hakan'la Özben'in tanışması, tam da onunla ayrılma sürecinde aklıma gelen bir fikrin hayata geçirilmesi, bir dizi filme dönüşmesi sonucudur ve benim hayata tutunma çabamdır. Yani bir aşk acısının ürünüdür bugünkü nikahın sebebi. Ama ben bu aşktan da bahsetmeyeceğim.

***

Yaz sıcağının etkisini sürdürdüğü günlerden birinde hem biraz hava alıp hem de dizinin senaryosunu yazmak için oturduğum kafede tanıştığım Hüseyin amcanın hikayesidir aslında yazacaklarım. Oturacak yer bulamayınca yanımdaki sandalyeye ilişmesiyle başlayan sohbetimizin kazandırdıklarıdır anlatacaklarım.
Yıl 1950. Isparta Gönen Köy Enstitüsü'nde mezuniyet etkinliklerinden biri. Sahnede yine Romeo ve Jüliet var. Bölgedeki köylerden birinde büyüyen Hüseyin amca Romeo, bir başka köyden gelen Ayla da Jüliet. Köyde de büyümüş olsalar aşk her yerde aşk, tiyatro her yerde bir başka güzel. Provalar sırasında aşık olmuşlar. Okulun son gününe kadar birbirlerine açılamamışlar. Okul bittikten sonra her ikisi de öğretmen olmuş ve farklı illere atanmış. 10 yıl boyunca çeşitli nedenlerle bir türlü bir araya gelememişler ama aralarındaki aşk hiç bitmemiş, büyüyerek devam etmiş. Evlendikten bir kaç hafta sonra Hüseyin amca bazı işlerini halletmek için Isparta'ya gittiğinde yaşadıkları yerdeki yobazlar, anlattıklarıyla çocukları kötü etkiliyor, dinden çıkarıyorlar diye kaldıkları evi ateşe vermişler. Ayla, yangında hayatını kaybetmiş. Hüseyin amca, bu kötü haberi aldığında yıkılmış, cenazeden sonra bir daha oraya gitmemiş. Bilgi ve donanımlarıyla yüzlerce genç yetiştiren binlercesini daha yetiştirmek için aynı istek ve arzuyla yanan bir genç kadını, bağnazlığın ve cehaletin alevlerine  bırakmışlar...
Sonra o yangınlar hiç bitmedi. Kapanan Köy Enstitüleri ile başlayan süreçte Cumhuriyet'in değerleri bir bir yanmaya,yok olmaya başladı. Son olarak cehaletin Adana Aladağ'da gencecik bedenleri yurt yangınında nasıl elimizden aldığını izledik.
Aslında ne benim ki,ne onun ki, ne diğerinin ki... Aşkın en büyüğü, vatan aşkıdır. Ve eğitim olmadan mutlu sona ulaşılmaz.
 

Kendini Özgürce İfade Et!
 

Hiçbir yerde, hiçbir işte özgün olmadığımız gibi CV hazırlarken de şablonların üzerinden gidiyoruz. Yaratıcılığımızı geliştirmiyor, kendimizi yeterince ifade edemiyor bizi soktukları kalıplardan bir türlü çıkamıyoruz. Başlıktaki sloganla bu yıl İzmir’de 7’ncisi düzenlenen CV Tasarım Yarışması’yla Solis Proje Fabrikası Genel Müdürü Ahmet Veli Olgundeniz bu konuda yeni bir kapı açmaya çalışıyor.
Ne mutlu ki yarışmayı; Ege Genç İşadamları Dernekleri Federasyonu Başkanı Temel Aycan Şen ve çok sayıda işadamı ve işkadını destekliyor. Geçtiğimiz günlerde sonuçlanan yarışmada İstanbul’dan Derya Akca birinci olurken ikincilik İzmir’den Nurcan Aslan ve İstanbul’dan Ali Osman Ünal arasında paylaşıldı. Yarışmanın üçüncüsü ise yine İzmir’den Beste Sakman oldu.
Dereceye girenlerin söyledikleri işsizliğin çok büyük olduğu ve CV'lerini ne kadar yaratıcı bulsalar da yöneticilerin kendilerine şans veremediğiydi. Yarışma, iş hayatı denen yarışta dereceye giren gençlerin önünde birer kapı açacaktır ama darısı Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri olan işsizlikle boğuşanların başına.
 
 

 


Yorumlar - Yorum Yaz
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Ne güzeldir,sessizlikte birlikte olmak
Daha da güzeldir, gülmek birlikte
Cennetin ipekten şalı altında
Yosunlara ve kayın ağaçlarına yaslanarak,
Kahkahamız kadar yüksek sesli olduğunu dosluğumuzun
Gösteriyor dişlerimizin beyazlığı.
F. Nietzche