• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/ktdgokmen
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05347896126
  • https://twitter.com/Kucuktasdemir
  • https://www.instagram.com/gokmenktd/
  • https://www.youtube.com/channel/UC2oheUfhR7iDi5hqG-_1HfA?view_as=subscriber
Site Menüsü
Linkler
Site Haritası

Yeni trend, alışveriş yapmamak!

 
 


Yeni trend, alışveriş
yapmamak!


 
 
İsteklerimiz hiç bitmiyor. Daha iyi bir ev, daha iyi bir araba, daha iyi bir cep telefonu, daha fazla ayakkabı, daha fazla kıyafet... Sistem tüketmeye ittiği için almakta, kullanmakta ve daha eskitmeden çöpe atmakta bir çekince görmüyoruz. Bakıldığında, alan da satan da memnun gibi gözüküyor... Bu durumdan memnun olmayan ve bunu anlatma çabasında olan tek bir taraf var o da sevgili yerküremiz... Biz bilmesek de o biliyor, tükettiğimiz hemen hemen her şeyin içinde aslında doğasının verdiği güzelliklerden bir parça olduğunu. Eriyen buzulların, yok olan ormanların, nesli tükenen hayvanların, küresel ısınmanın, iklim değişikliklerinin ve yırtılan ozan tabakasının nasıl kendisine zarar vermekte olduğunu anlatmaya çalışıyor dili döndüğünce... Ama dinleyen tabii ki yok.

Var mı yoksa? Siz hiç, "Buraya gökdelen yapacağımıza park yapalım, içini de ağaçlarla donatalım da kent nefes alsın" diyen bir şirket duydunuz mu? Ya da devletin; parkları, orman arazilerini, nehir yataklarını, zeytinlik alanları ve sahil şeridini doğru düzgün koruduğuna şahit oldunuz mu?
Neyse, işte bu sevgili yerküremiz insanlar onu duymadıkça ve doğal afetleri zinaya ya da alkole bağladıkça, o da salaklığımıza veryansın edip, esip gürlüyor. Kafamıza koca koca buz parçaları düşüyorsa; yanlış yapılaşmanın, yok edilen yeşilin, kurutulan nehirlerin, göllerin neticesidir. Biz, akarsuları yok ettikçe, o gözümüze sokar gibi şehirlerimizin içinden geçiriyor yağmur sularını. Biz, çirkin yapılaşmamızı sürdürdükçe o "kent - sel" dönüşüm asıl böyle olur diyor...


***


Bu nedenle dünyada son alışveriş trendi: Alışveriş yapmamak!

Hatta eldeki mallardan da kurtulup, hayatı sadeleştirmek! Biz de aslında ekonomik kriz nedeniyle bu trendi yakaladık yakalayacağız ama bilinç düzeyimiz biraz farklı tabi ki.
ABD'de de yaşanan kriz sonrası, çalışanlar gelirlerinin daha büyük bir bölümünü harcamayıp biriktirmeye başlayınca, üreticiler ne yapacaklarını şaşırmış. Şu ara yapılan çoğu tüketici araştırmaları "Bu adamlar ne satın alırlarsa mutlu olurlar?"la ilgili.
Ortaya çıkmış ki bir servis almak, mal almaktan daha faydalı insan doğasına.
Yani bir ayakkabı yerine kutu oyunu, pahalı bir çanta yerine spor salonu üyeliği, araba yerine seyahat, ruj yerine sinema bileti, insanları daha mutlu ediyor!

Bir tecrübe satın almak, kişiye daha yoğun ve uzun süreli bir tatmin sağlıyor.

Üstelik; mal edinmenin mutluluk getirmediğini öğrenen 'dünyanın en çok satın alan halkı', kocaman otomobillerini, dört oda bir salon evlerini, 48 parçalık yemek takımlarını, doğrayan parçalayan karıştıran onlarca mutfak aletlerini satıp, ayrı bir oda haline gelmiş gardıroplar dolusu giysilerini fakirlere bağışlayıp hayatlarını sadeleştiriyor.

Bazı aileler 40 metrekare bir evde, dört tabak, dört bardakla ve işe bisikletle gidip gelerek yaşamanın onları hiç olmadıkları kadar mesut ettiğini iddia ediyor. Bu esnada biriktirdikleri parayı yoga derslerine ve tatillere harcıyorlar.
Psikologlara göre insanlar, iyi ya da berbat, yaşamlarındaki tüm değişikliklere çabucak alışıyor ve doğalarında var olan sabit mutluluk seviyesine bir an önce ulaşmaya çalışıyorlar.
Boğazda yalı alanın orada oturmayı kanıksayıp eskisi kadar 'mutsuz' olması da kısa bir süre alıyor! Yani para mutluluk getirmiyor denemez ama, parayla satın alınan mallar mutluluk getirmiyor!
Resim dersleri, seyahatler, tiyatro oyunları filansa başka!
Farklı tecrübeler hayatı zenginleştirip memnuniyeti yükseltiyor!
 

***
 

Asya'da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır:

Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır. Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı büyüklüktedir. Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz. Maymun tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır. Sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmaz. Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner, ama kaçamaz. Aslında bu maymunu tutsak eden hiçbir şey yoktur. Onu sadece, kendi bağımlılığının gücü tutsak etmiştir. Yapması gereken tek şey, elini açıp yiyeceği bırakmaktır. Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlüdür ki, bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür.
Bizleri de tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey, arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur.
Tüm yapmamız gereken; elimizi açıp benliğimizi, bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak ve dolayısıyla özgür olmaktır!

Böylece hem kendimize hem de yaşadığımız dünyaya büyük katkımız olur. Daha fazla tüketerek yok etmek yerine, bağımlılıklarımızdan, marka tutkumuzdan kurtulup kendimize özgür alanlar açabiliriz...


DİP NOT:


Son zamanlarda İzmir’de art arda meydana gelen ve yüzlerce hektarlık orman ile tarım alanlarını küle çeviren yangınların tesadüf olamayacağını düşünüyorum. Bunu yapanlar en kısa zamanda bulunmalı ve cezalandırılmalı. Yanan alanlar da yeniden ağaçlandırılmalı. 

Yorumlar - Yorum Yaz
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Ne güzeldir,sessizlikte birlikte olmak
Daha da güzeldir, gülmek birlikte
Cennetin ipekten şalı altında
Yosunlara ve kayın ağaçlarına yaslanarak,
Kahkahamız kadar yüksek sesli olduğunu dosluğumuzun
Gösteriyor dişlerimizin beyazlığı.
F. Nietzche