• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/ktdgokmen
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05347896126
  • https://twitter.com/Kucuktasdemir
  • https://www.instagram.com/gokmenktd/
  • https://www.youtube.com/channel/UC2oheUfhR7iDi5hqG-_1HfA?view_as=subscriber
Site Menüsü
Linkler
Site Haritası

Rutkay Aziz

"Gazetecilik yerine oyunculuğu seçtim"

İçinden gelen sesin peşinden giden oyuncu bugün yönettiği ya da rol aldığı tiyatro, dizi ve filmlerle gönüllere taht kuruyor

GÖKMEN KÜÇÜKTAŞDEMİR

Rutkay Aziz son olarak, 57 yıl önce faili meçhul cinayete kurban giden ünlü yazar Sabahattin Ali'nin yaşamını konu alan "Benim Meskenim Dağlardır" adlı oyunla karşımıza çıktı. Türkiye turnesine çıkan oyunda
Aziz, bir yandan anlatıcı konumundayken bir yanda da ünlü yazarı canlandırıyor. Ünlü oyuncu o tok sesiyle ve başarılı oyunuyla neredeyse yazarı tekrar yaşama döndürüyor. Ve birilerinin yitirilen özgür düşüncenin simgesi beyinleri yok etmeye çalıştığı ülkemizdeki, Türkiye gerçeğinin bir kez daha sorgulamasını istiyor. Biz de ünlü yazarı anarak Rutkay Aziz'le yaşama ve tiyatro dair keyifli bir sohbet yaptık...
Oyun sizce ilgi gördü mü? Ve oyunun içinde Sabahattin Ali'nin ölümünün sorgulanması sizce insanlarda bir etki yarattı mı?
"Oyun beklenen ilgiyi gördü. Ne yazık ki genç kuşak Sabahattin Ali'yi tanımaktan yoksun. Biz onlara onu anlatamamışız, tanıtamamışız. Bunu gençlerin kabahati olarak görmüyorum. Ama en azından oyunu izlediklerinde 41 yaşında katledilen, bir biçimde faili meçhul bir cinayete kurban giden Sabahattin Ali isminde bir insanın bir zamanlar yaşadığını öğreniyorlar. Ve düşününüz ki bu adam 41 yaşına; bir sürü roman, şiir, öykü, düşün yazıları ve çevriler sığdırmış. Sabahattin Ali'yi yazdıklarından tanıyan, bilenler kişiler oyundan çok farklı tat alıyor ama bilmeden gelenler ise bir şeyler öğrenerek ve kendilerini öğrenmek adına yaşamın içine bıraktıkları bir süreç yaşıyorlar. Bu da tiyatronun bir insanoğlunu ve toplumu bilinçlendirmesindeki temel nedendir."
Oyun gerçek hayatta yaşanmış bir olayı anlatıyor. Ve bu hikaye bir cinayetin üstüne giden iki genç muhabir üzerine kurulu. Bunu sahnede anlatmanızdan sonra gelişen ilginç bir olay oldu mu?
"İlginç olan şey Sabahattin Ali'nin yaşamının ve katledilişinin ilk kez tiyatro sahnesine taşınıyor olması. Oyunu seyreden insanlardan çok güzel tepkiler aldık. Bunun dışında ise ilginç bir olay şimdiye kadar olmadı."
Bu eserde bir yazarı oynuyorsunuz. Sizin yazar olan bir yanınız var mı?
"Tiyatro konusunda bir- iki oyunlaştırmalarım oldu ama onun dışında öykü, roman falan hiç yazmadım. Gazetecilik mezunu olamama rağmen gazetecilik de yapmadım."
Neden oyunculuğu tercih ettiniz?
"Lise döneminde tiyatroya başladım. Tiyatro içimde yaptığım güzel bir keşif gibiydi. Gazetecilik Fakültesi'ni bitirdikten sonra Muhsin Ertuğrul yönetimindeki LCC Tiyatro Okulu'nu bitirdim. Ve sonra da bir daha da sahneden kopamadım. Sanırım istediğimi sahnede bulmuştum."
Bir çok yapıt farklı tiyatro grupları tarafından seyircinin önüne getiriliyor. Sizce Türkiye'de oyun yazarı sıkıntısı çekiliyor mu?
"Türk Tiyatrosu gibi ben de bu durumdan şikayetçiyim. Yeterince yazarı olmayan, yazarı yetişmeyen bir Türk Tiyatrosu'yla karşı karşıyayız. Son üç-dört yıldır özel tiyatrolarda olsun devlet tiyatrolarında olsun yeni genç yazarlarımızın oyunlarına da tanık oluyoruz. Ama gönül ister ki bunun sayısı gider çoğalsın. Dokuz Eylül Üniversitesi gibi bir çok okulda da yazarlık bölümleri var. Ama sanırım ekonomik nedenlerle ya da başka nedenlerle bu öğrenciler televizyona yönelmeyi daha cazip buluyorlar. Umutsuz olmamama rağmen, dünya tiyatrosuna baktığınızda kendi yazarlarını yaratan tiyatroların kendi özel ulusal tiyatroları oluyor. Aksi takdirde o ülkenin tiyatrosu zorlanıyor. Mesela ben bu oyunla iki yıl önce tanıştım. Çok beğendim. Ve oyunu sahnelemek için biraz da bekledim. Çünkü oyunun yazarı da bu eser üzerinde çok çalıştı. 2 ay süren provalar sonrasında da 7 Kasım 2004 tarihinden bu yana da oyunu oynamayı sürdürüyoruz. Oyunu ilk kez Ankara'da sahneledikten sonra turneye çıktık. Trakya Bölgesi, Ege Bölgesi derken sanırım Mayıs ayına kadar Anadolu turnesi devam edecek."
Peki tiyatro seyircisinin azlığıyla yazılan oyunların azlığını ilişkilendirebilir miyiz? Ve bir tiyatrocu olarak kendi adınıza bir eleştiri yapsanız, seyircinin azalmasını neye bağlarsınız?
"Nedenlerden biri olarak görebiliriz. İzleyicinin azalması ile ilgili sıkıntı ise 4-5 senedir yaşanıyor. Eleştiri deyince kendime şunları sorabiliyorum: 'Biz de kendimizi ne kadar yenileyebiliyoruz? Seyirciye yeni baştan yeni heyecanlar yaratabilecek işler yapabiliyor muyuz acaba?' O anlamda da kendimizi sorgulayabilmemiz lazım. Ama şunu da gözden kaçırmamak gerekiyor. Türkiye'de ciddi bir televizyon seyircisi kitlesi oluştu. Bu kitle sinema ve tiyatro izleyici sayısını ezdi geçti. Biz şimdi o seyirciyle yeninde buluşmak doğrultusunda bir süreç yaşıyoruz."
Tiyatrodan dizilere kayan oyuncuların bunda bir rolü var mı sizce?
"Ben de dizilerde oynayan bir oyuncuyum. Kimi diziler çok kaliteli olabiliyor. O dizilerin içinde olmaktan ve oyunculuğunuzu göstermekten keyif alabiliyorsunuz. Ama sonuçta bir yaşama savaşı veriyor insanlar. Ekonomik açıdan besleniyorlar. Çevremde dizilerden kazandıklarını tiyatrolarına yatıran arkadaşlarım da var. Diziler kamera önü olsun, kamera arkası olsun bir çok insanın yaşamasına katkı sağlamıştır."
Geçmişte Şevval Sam'la yaptığım bir röportajda 'Biz dizilerle seyirciyi kandırıyoruz" demişti. Siz ne düşünüyorsunuz?
"Tabii ki hiçbir dizi tarihe kalmıyor. Bir sinema filmi ve bir tiyatro eseri gibi soylu bir işlevi yok. Bunlar geçici olan şeylerdir. Önemli olan yaşamda geçici olanlarla kalıcı olanlar arasındaki farkı anlamaktır."

"Sahneleri özlediğimi 10 yıl sonra anladım"
Sayın Aziz, 10 kadar sahnelere çıkmadınız. Ne oldu da geri döndünüz?
10 yıl sonra insan sahneyi özlüyor. Çünkü orada da bir ilişki var. İnsan ve insan karşı karşıyla ve arada hiçbir şey yok. Işıklar yanar, aynı havayı soluklanırsınız, bir birinizi hissedersiniz. Tiyatronun ölümsüzlüğü de burada yatıyor. Aslında dönüşüm biraz da zorunluluktan oldu. Memleketimden İnsan Manzaraları'ndan oynayacak insan bulamadık. Bu oyunda da bir başka arkadaşım oynayacaktı. Denk gelmedi. Başka bir çalışması çıktı.

"AST benim çocuğum gibi oldu"
Siz bir çok ünlü ismi içinden çıkaran Ankara Sanat Tiyatrosu'nda kimi zaman oyuncu kimi zaman yönetmen olarak hala çalışıyorsunuz. AST diyince siz de nasıl duygular dile geliyor?
AST'a 37 yılım geçti. Ben belki AST'a çocuğumdan fazla emek verdim. Onunla özdeşleştik. Düşünsenize 17 Mart'a kadar her gün bir yerde sahneye çıkacağız. O sahneye çıkmanın heyecanı bambaşka bir heyecan...
Önümüzdeki günlerde hayata geçirmek istediğiniz yeni projeleriniz var mı?
Öncelikle bu oyunun Türkiye turnesini tamamlamak istiyorum. Yine birkaç sinema filmi ve dizi üzerine teklif var onları değerlendiriyorum.

Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.451532.5815
Euro34.684134.8231
Ne güzeldir,sessizlikte birlikte olmak
Daha da güzeldir, gülmek birlikte
Cennetin ipekten şalı altında
Yosunlara ve kayın ağaçlarına yaslanarak,
Kahkahamız kadar yüksek sesli olduğunu dosluğumuzun
Gösteriyor dişlerimizin beyazlığı.
F. Nietzche