• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/ktdgokmen
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05347896126
  • https://twitter.com/Kucuktasdemir
  • https://www.instagram.com/gokmenktd/
  • https://www.youtube.com/channel/UC2oheUfhR7iDi5hqG-_1HfA?view_as=subscriber
Site Menüsü
Linkler
Site Haritası

İnsan insanın dermanıdır

 
 



İnsan insanın dermanıdır
 


Geçtiğimiz günlerde Uruguay'da oynanan Conventos-Boca Juniors arasındaki karşılaşmada yumruklar, tekmeler havada uçuştu. Kavga dakikalarca sürdü. Bazı oyuncular sahayı sedyeyle terk etti. Öfke ve şiddet hem sahada hem tribündeydi. Bu farklı renklere duyulan kin, sadece Uruguay'da mı yeşerip boy veriyor sizce? Yer küremizin toprakları o kadar verimli ki; kimi zamanda Fas'ta, Arjantin'de ya da Irak'ta... Dünyanın pek çok yerinde ama en çok da geri kalmış bölgelerinde kendini gösteriyor.

***

Yıllar sonra yeniden beyaz perdeye taşınan Ben-Hur adlı film, bir Arap tüccarını canlandıran Morgan Freeman'ın arenadaki mücadeleyi izlerken sarf ettiği şu sözleriyle başlar:
"İsa peygamberin yaşadığı günlerde, Roma İmparatorluğu'nun büyüklüğü binlerce kilometrelik bir alana ulaşmıştı. Bu imparatorluk kanla beslenip varlığını korkuyla sürdürüyordu. Sahip olduğunuz her şeyi elinizden alıp sizi oyunlarına davet ediyor, acı çekenleri izlettirerek kaybettiğiniz şeyleri unutturuyorlardı. Elinizde yalnızca ümitsizlik ve bir intikam arzusu kalıyordu."



***

Aradan geçen yüzyıllar bizi ne kadar farklı bir noktaya taşımış değil mi?
Beyazın siyaha, beyazın kızıla, sarı lacivertin, sarı kırmızıya düşman olması ne garip ne saçma...
Zenofobi: Kişinin yabancılardan ya da bir şekilde kendisinden farklı olan insanlardan korkmasına ve nefret etmesine verilen isim. Değişik olanın tehlikeli olduğu düşüncesiyle oluşan bir korku bu. Bir topluluğun içinde olan ama o topluluğun bir parçası sayılmayan bir gruba karşı duyulan korku. Bugünler de bu duyguyu birçok yerde görmek mümkün ama sanırım en popüler olanı belki bir televizyon dizisidir: Black Mirror – Kara Ayna.

Hikayemiz bir rüyayla başlıyor. Mutlu bir yuva görüyoruz. Kısa süre sonra bunun bir askerin düşü olduğunu anlıyoruz. Asker gerçek hayatında ise “böcek” denilen düşmanlarla savaşıyor. Başta tam bir böceğe benzeyen düşmanlar görüyoruz ama oda ne? Aslında askerin gözünden bakan bizler, askere hükümet tarafından yerleştirilen implantlar sayesinde bu böcek görüntüsüne sahibiz. Askerin sürekli gördüğü o muhteşem rüya da bu cihazın eseri. Yuvasına dönen asker gerçekte harap olmuş bir ev bulur. Ama ona görünen sıcak bir yuva, aşk ve umuttur.
Askerin kafasına, kulaklarına ve gözlerine yerleştirilen bu cihazın adı MASS… Bu implantlar teoride sizin daha iyi görebilmenizi sağlıyor. Arızalanmadığı müddetçe… Bir gün arızalandığında ise asker gerçekle karşı karşıya kalıyor: aslında karşısındakiler böcek değil insan. Kandırıldığını anlıyor. Peki siz hiç kandırıldığınızı düşündünüz mü?



 
***
 
Geçen hafta iki gösteriye gittim. Hayır, elbette Vodafone Arena'da değillerdi... Bunlardan biri Levent Üzümcü'ye aitti. "Anlatılan Senin Hikâyendir" adlı oyun Tepekule Kültür ve Kongre Merkezi'nde sahnelendi. Oyun, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nun sınırları içinde olan Ege'nin ve güzel insanlarının topraklarından kötülüğü nasıl söküp atıklarını; onların yerine sevgiyi, aşkı, dostluğu ve umudu nasıl yerleştirdiğinden bahsediyordu. Bergama'dan, Ayvalık'tan, Gümüldür'den yani İzmir'den, Ege'den yani sahip olduğumuz değerlerden, senden, benden, bizden söz ediyor ve onları çok iyi korumamız gerektiğinin altını çiziyordu. Acaba sırf bunları söylüyor diye mi Levent Üzümcü memleketi İzmir'de oynayacak salon bulmakta güçlük çekiyor, bazı salonlarda oyunun gösterilmesine izin verilmiyordu?    

Onlar, evlerine ekmek götürmek için balığa çıkan ve dönüşte patlayan denizde karayı göremeyen teknenin kurtulması için kendini ateşe veren Ahmet'in hikayesini dinleselerdi ya da İzmirli Barış'ın hayatını kurtaran Yunanlı amcanın, "Kuşlar kadar olamadık. Onlar bir o yakada, bir bu yakadalar" sözünü işitselerdi hala bu oyuna izin vermezler miydi acaba diye merak ediyorum...

***

Bazı sorulara cevap bulamamak, işsizlik gibi sorunlar yüzünden çaresizlik içinde hissetmek depresyona sebep olabiliyor. Avusturyalı Queensland Üniversitesi’nin, 2013 yılında yürüttüğü depresyon vakalarıyla ilgili araştırmasına göre dünyanın yüzde 4’ü (yaklaşık 300 milyon kişi) depresyonda. Tedavi için uzmanlara başvurmayanlar da dahil edildiğinde rakamın çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor. Sağlık Bakanlığı’nın 2 Şubat 2015 tarihinde Türkiye’deki antidepresan ilaç kullanımıyla ilgili açıkladığı verilere göre Türkiye’de, her 10 kişiden 1’i antidepresan kullanıyor ve antidepresan kullanımında kadınlar erkekleri ikiye katlıyor. Hal böyle olunca ben de bazı sorulara cevap olabilir ve bozulan dengemi toparlayabilirim diye psikoloğa gitmeye karar verdim. Soluğu, Sardunya Bar'da aldım.



***

Şaşırmayın! Bara gittim çünkü param anca bir "Bar Psikoloğu'na" yetiyordu. Tanıdık olmasa yer bulamayacağız. İçerisi tıklım tıklım. "Vah ülkemin haline, vah insanların düştüğü duruma" diyip oturdum. Sahneye çıkan arkadaş bizden daha dertli. Gerçekten bir psikolog ama uzun süre diğer arkadaşları gibi o da işsiz kalmış. Danışanlarıyla yaşadıklarından, sahnedeyken başına gelenlere kadar birçok hikayesini dinledik. Üzüldüğümüz de oldu ama çok eğlendiğimizi de söylemeliyim. Şimdi bir anaokulunda çocuklarla ilgileniyor. Ülkemizin farklı yerlerinde sahneye çıkıp dertlere derman olmaya ve insanları biraz olsun gülümsetmeye çalışıyor.

Bar Psikoloğu'nun da dediği gibi "İnsan insanın dermanıdır."
İçinizdeki öfkeyi ve kini yok edin. Onlarla hiç bir yere ulaşamazsınız. Bu vatan, bu topraklarda yaşayan ve üreten güzel insanlarındır. 
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Ne güzeldir,sessizlikte birlikte olmak
Daha da güzeldir, gülmek birlikte
Cennetin ipekten şalı altında
Yosunlara ve kayın ağaçlarına yaslanarak,
Kahkahamız kadar yüksek sesli olduğunu dosluğumuzun
Gösteriyor dişlerimizin beyazlığı.
F. Nietzche