• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/ktdgokmen
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05347896126
  • https://twitter.com/Kucuktasdemir
  • https://www.instagram.com/gokmenktd/
  • https://www.youtube.com/channel/UC2oheUfhR7iDi5hqG-_1HfA?view_as=subscriber
Site Menüsü
Linkler
Site Haritası

Karadeniz turu

 

Plajda uzanmak yerine

yaylada horon tepmek 

 

Gökmen Küçüktaşdemir

 

Karadeniz sadece deniz, kum ve güneşin alternatifi değil. Sahip olduğu tarihi, doğa güzellikleri ve bölge halkıyla farklı bir Türkiye manzarası

 

Yaşadığımız ülkeyi tanımamız, tarihimizi ve kültürel değerlerimizi iyi bilmemiz gerektiğini düşünenlerdenim. Hal böyle olunca plajda uzanmak yerine kendimi, daha önce görme fırsatı bulamadığım Karadeniz’in dumanlı dağlarına, güzelim yaylalarına, yemyeşil coğrafyasının süsü akarsularına bıraktım. Kendisi küçük ünü büyük kasabalarından, insanı içine çeken şehirlerinden, benzersiz dağ köylerinden, harika gülümseyen ve de gülümseten insanlarının arasından geçtim. 4500 km’nin sonunda iyi ki de gitmişim, gezmişim ve görmüşüm dedim…

KÖKLÜ TARİH

‘Ak’tan ‘kara’ya doğru yola çıktığımız, ‘yeşil’e doğru uzandığımız gezi hayli eğlenceliydi. Eski Türk dilini bir kenara bırakırsak, Batı Karadeniz’den Doğu Karadeniz’e ilerlediğimizde bitki örtüsünün nasıl sıklaştığını, nasıl da daha koyu tonlara büründüğünü, değişen dillerle şiveleri, harika yemekleri, farklılaşan kıyafetleri, yerleşim biçimleri ve mimarileriyle birlikte daha birçok güzelliğe şahit olduk. Ben kimi zaman yorgunluktan aracın camına başımı dayayıp gözlerimi yumsam da bölgenin inanılmaz güzelliklere sahip doğası ve köklü tarihi hiç vazgeçmedi kendini anlatmaktan. Bizi her adımda etkilemeyi başardı.

ZİGANA DAĞLARI

41 güzel insandan oluşan gezi ekibimiz hayli şanslıydı. Karadeniz’in sisli ve yağmurlu havasından genelde uzaktık. Güneş bizi hiç yalnız bırakmadı. Bölge halkının ‘duman’ dediği sisle ilk kez, Trabzon’a 50 km mesafedeki 1700 metre yükseklikte bulunan Zigana Tatil Köyü’nde karşılaştık. Ahşap bungalovlardan oluşan evlerimize yerleştikten sonra kısa görüş mesafesine rağmen zirveye doğru tırmanmak hayli keyifliydi. Göremediğimiz bir yerlerde akmakta olan derenin sesine, boyları 75 metreye ulaşan dev ağaçların ve rengarenk çiçeklerin yapraklarında oluşan çiğ damlalarının sesleri ekleniyordu. Ötüşleriyle bizi etkileyen kuşlar ise ormanın verdiği muhteşem konserin solistleri gibiydiler. Alkışı hak ettiler.

Gece, Zigana’da bir başka güzeldi. Dev şöminenin etrafında Yusuf Katmerlikaya’nın söylediği şarkılarla coşup, yaptığı espriler ve anlattığı fıkralarla çok eğlendik. Bizi en çok şaşırtan ise her an horon tepmeye hazır olan işletmenin personeliydi. İnsanının kanını kaynatan, bir anda canlandıran o müzik başladığında garsonlar ve mutfakta çalışan kadınlar işlerini bırakıp, sahneye koşarak başlıyorlardı müşterilerle birlikte horon tepmeye. Aynı durumu Fırtına Deresi’nin kenarında yediğimiz yemekte ve Hıdırnebi yaylasında kaldığımız mekanda da gördük.  

(Rehberimiz Yasemin Güngör ve Yusuf Katmerlikaya)

Horon ve kolbastı, Karadeniz’de bizi hiç yalnız bırakmayan iki dost gibiydi. Her molada yanımızdaydılar. Sarıkaya, Ayder, Hıdırnebi yaylalarına çıkan o dik yamaçlarda dahi bizimleydiler. Grubu kaynaştırdılar, eğlendirdiler ve yolculuğa renk kattılar. Ben öğrenemesem de öğrenenleri izlemek de büyük zevkti.   

 

YAYLALAR

Yaylalar demişken yollar ne kadar bozuk olursa olsun çıkın ve dağların tepelerindeki o güzelliği yaşayın derim. Denizden itibaren 1800 metreden sonra ağaç yetişmediğinden dağların doruklarına çıkarken sizi yaylalar karşılıyor. 2200-2700 metre arası yükseklikte bulunan yaylalar, çimenlerden oluşan ve alabildiğine uzanan yeşil bir örtü demek… Temiz hava, zirvelerden kopup gelen buz gibi dereler, daha önce hiç göremediğiniz çiçek türleri ve etrafta otlayan hayvanlar demek. Bulutların üstünde olmak ve onların ayaklarınızın altında sergiledikleri dansı izlemek demek… Doğanın bu gösterisini kaçırmamalısınız. Şansınız varsa Sarıkaya, Ayder ve Hıdırnebi’deki şenliklere de denk gelebilir ve daha fazla eğlenebilirsiniz.

Özellikle Doğu Karadeniz’de denizden itibaren 4000 metrelere ulaşan yükseklik, yağış miktarı ve sıcaklık farklılıkları bitki örtüsünü, çeşitlilik açısından zenginleştirmiş. Farklı karakterdeki ılıman ormanları, çalı toplulukları, alpin çayır ve meraları, nemli dere ve yüksek kayalık bitki topluluklarını barındıran, ulusal, uluslararası ve küresel ölçekteki nadir, endemik ve tehdit altındaki bitki türleri bölgenin değerini artırıyor. Türkiye’ye özgü yaklaşık 3 bin çiçek varken bunların yaklaşık yüzde 30’u Karadeniz’de bulunuyor. Ormanlarda kayın, ladin, meşe, gürgen ve kestane ağaçlarının hakimiyeti var. Yerleşim alanlarının olduğu yerlerde ise bölgenin geçim kaynağı olan çay, kivi ve fındık bulunuyor.

Yaylalara bölgeyi iyi bilen minibüs şoförleriyle çıkmanızı tavsiye ederim. Böylece sorunsuz bir şekilde yolculuk yapabilirsiniz. Eğer Hüseyin ve Suat’a rastlamışsanız yolculuk boyunca ekstra kahkaha ve eğlence de sizi bekliyor olacaktır.  

ABANT GÖLÜ

Abant Gölü’nün çevresi 6.5 km. Göl çevresinde tur atmanın keyfi müthiş. Lezzetli alabalıkların bulunduğu ve olta balıkçılığı zevkinin tadıldığı Abant'ın çevresi, bitki ve hayvan türleri açısından oldukça zengin. Kışın gölün donduğu zamanların dışında, gölde su bisikleti ve sandalla gezmek mümkün...

AMASRA

Bakacak Tepesi‘nden, Fatih Sultan Mehmet‘in ilk gördüğünde ‘’Çeşm-i Cihan’’ (Dünyanın gözleri) dediği Amasra, Karadeniz’de en sevdiğim yerden biri oldu. Bartın’a bağlı olan Amasra, turizm açısından hayli gelişmiş bir bölge. Özel tavada pişirilen, mevsimlik balıkları ile Amasra Salatası yerken, denize girenleri, tekne turlarına çıkanları ya da ağaç oyma veya tel kırma işleri satın alanları izlemek büyük keyif. Gitmişken Amasra Kaleiçi, Bedesten ve eski kiliseleri görmenizi tavsiye ederim. Kuşkayası Yol Anıtı’na da uğramadan geçmeyin.



 

AMASYA

Yeşilırmak’ın iki yakasına kurulmuş olan Amasya’yı, İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Kaya ile gezmenin şerefine ulaştım. Yeşilırmak, yüksek bir ovanın ortasında akan bir nehir… Nehir boyunca uzanan tarihi evlerin suya yansıyan görüntüleri muhteşem Ahmet Bey, grubumuza Milli Mücadele ateşini yakan Amasya Tamimi’nin hazırlandığı ve ilan edildiği Saraydüzü Kışla Binası’nın Kültür Bakanlığı tarafından yeni yapılan bir kopyasını gezdirdi. Milli Mücadele ruhunun tam anlamıyla yansıtıldığı bu bina, gerçeği depremde yıkıldığı ve heyelan bölgesinde yer aldığı için eski alanı uzaktan gören farklı bir alana inşa edilmiş. Ahmet Bey ayrıca bize Mumyalar Müzesi ve Amasya Minyatür Müzesi’ni gezdirdi. Bu arada fikir, zikir ve şükür felsefesi üzerine kurulmuş olan II. Beyazıt Külliyesi’ni de gezmeyi unutmadık.  Kentin turizm planlamasının tamamlandığını anlatan Kaya, hedeflerini 2012’de 1 milyon turisti şehre çekmek olarak açıkladı. Amasya, Karadeniz turu boyunca turizmi özümseyen ve potansiyelini en iyi şekilde değerlendirmeye çalışan bir il olarak karşıma çıktı.

 

SAFRANBOLU

3 bin yıllık tarihi boyunca Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı uygarlıklarına ev sahipliği yapmış Safranbolu; tarihi İpek Yolu üzerinde yer alıyor. Orta Asya’dan göç ederken Oğuz Türklerinin Karakeçili aşiretinin geçiş noktalarından biri olmuş ve aşiretin kollarından biri tarafından kurulmuş. Safranbolu’da en eski evi olan ‘Onbaşıgil Evi’ 450 yıllık. Türkiye’de koruma altına alınmış 40 bin yapıdan 1200 tanesi Safranbolu sınırları içinde. Safranbolu’nun bir diğer özelliği de 1994 yılında UNESCO’nun Dünya Mirası listesine dahil edilmiş olması. Ara sokakları ve tepeden bakıldığındaki manzarası insanı adeta büyülüyor.

 

Bölgenin eksileri

-      Turizm yeterince bemimsenmemiş. Bölge halkı sahip olduğu değerlerin tam olarak farkında değil.

-      Turizm sektöründeki işletmeler gelişmeye çok açık değil.

-      Otel sayısı az. Özellikle kalabalık grupları ağırlayacak tesis sıkıntısı var.

-      Her yerde aynı olmamakla birlikte birçok restoranda hizmet ve servis kalitesi düşük… (Garsona, “Bu porsiyon az değil mi?” diye sorduğunuzda size, “Ama fiyatı ucuz” cevabını alabiliyorsunuz. )

-      Abant’ta oluşturulan parkta, tur otobüslerinden giriş ücreti alınmasına rağmen gölün etrafında aracın gezmesine izin verilmiyor. Kendi aracınız varsa sorun yok. Göl büyük olduğu için turla gelenlerin yürüyerek gölü dolaşması 1.5 saat sürüyor. Burda amaç, at arabası olanlara para kazandırmak. Bazı firmalar bu nedenle gölü turistlere gösteremiyor.

-      Tarihi Sinop Cezaevi’nin sunumu daha iyi yapılabilir.   

Gezi notları

-      Tura çıkacaksanız iyi bir rehberiniz ve iyi bir şoförünüzün olması gerekli. Hem sağ salim evinize geri dönmeniz hem de gittiğiniz yerler ile ilgili doğru ve iyi bilgiler sahip olmanız için. (Rehberimiz Yasemin Güngör'e, kaptanımız Yasin Vardır'a, yardımcısı Barış Bayat’a ve ayrıca Gençay Star Turizm’e de çok teşekkür ederim. Sayalerinde harika bir Karadeniz gezisi gerçekleştirdim.)

-      Bayram seyran değilken evlerden köprülere her yerde asılmış Türk bayrağı göreceksiniz şaşırmayın. Evlerin temeli atılırken ilk yapılan şey bir bayrak dikmek.

-       Zigana Tüneli’nden geçmeden önce hava açık ve sıcaktı. Tünel bittikten sonra ise sis ve yağmur bizi bekliyordu. Kısacak bir zaman aralığında iki mevsimi birden yaşamak çok ilginçti.

-      Özellikle Orta ve Doğu Karadeniz’de kent dışındaki bölge halkı topraklarını yabancılara satmıyor. Bir ev satılacaksa illaki satın alacak kişinin tanıdık olması şart.

-      Karadeniz’deki birçok kentte, Amazonların etkisini görmek mümkün… Kent isimlerinin büyük bir bölümü Amazon prensesleri ya da kraliçelerinin isimlerinden geliyor. 

-      Türkler geçmişte yönlerini belirlerken bugünkü kavramları kullanmamışlar. Onlar yerine kuzeye kara, güneye kızıl, batıya ak ve doğuya da yeşil demişler. 

 

Bunları yapın

-      Fırtına Deresi’nde rafting yapın, ardından mıhlama ve tereyağında alabalık yiyin.

-      Amasra’da ve Ünye’de denize girin. 

-      Uzun Göl'ü bisikletle gezin.

-      Karagöl’ü mutlaka görün.

-      Sinop’ta cevizli mantı yiyin. Karadeniz’in birçok kentinde bulabileceğiniz Laz böreğini mutlaka tadın.

(Cevizli Mantı)

-      Yaylalardan birinde 1 gece kalın.

-      Sümela Manastırı’na patika yoldan yürüyerek çıkın.

-      Amasya’nın Minyatür Müzesi’ni gezin. Gece şehrin muhteşem manzarasının tadını çıkarın.

-      Devrek’in sanat eseri bastonlarını görmeden geçmeyin.

-      Trabzon’da, Atatürk Köşkü’nü ve gümüş işleme sanatı örneği olan “Kazaziye”leri (hasır bilezik) görün. 

-      Gümüşhane’deki Karaca Mağarası’nı mutlaka görün. Astım gibi solunum rahatsızlıklarına iyi gelen mağaradaki binlerce yıllık sarkıtlar, dikitler, sütunlar, perde damlataşları, mağara çiçekleri, traverten havuzları yer alıyor.

 

Program

1.GÜN: İZMİR, BURSA, İZMİT, BOLU
2.GÜN: ABANT, DEVREK, BARTIN, AMASRA, SAFRANBOLU
3.GÜN: KASTAMONU, SİNOP, GERZE, BAFRA, SAMSUN, FATSA
4.GÜN: ORDU, GİRESUN, TİREBOLU, TORUL, ZİGANA
5.GÜN: MAÇKA, SÜMELA, OF, ÇAYKARA, UZUNGÖL
6.GÜN: ARHAVİ, HOPA, BORÇKA, KARAGÖL, SARP, ÇAMLIHEMŞİN, AYDER
7.GÜN: ARDEŞEN, ÇAYELİ, RİZE, TRABZON, AKÇAABAT, HIDIRNEBİ
8.GÜN: GİRESUN, ORDU, SAMSUN, HAVZA, AMASYA
9.GÜN: ÇORUM, ANKARA, AFYON, İZMİR

 

Karadeniz’i örten

ormanlara bir bakış

 

Geniş Yapraklı Orman:

Batıda yıldız dağlarından başlayarak doğuda Gürcistan sınırına kadar dağların kuzey yamaçlarında 1000 m’ye kadar olan bölümde yer alır. Kışın yapraklarını dökerler. Bu orman kuşağında; kayın, kestane, gürgen, ıhlamur, akçaağaç, karaağaç, meşe, kızılağaç ve dişbudak türleri bulunur. Ormanlardaki ağaç türleri bazen tek, bazen toplu şekilde dağılış gösterir. Yıldız dağlarında meşe, kayın, gürgen yaygındır. Batı ve orta Karadeniz kuşağında, kestane, kayın ve gürgen yaygındır. Kayın kerestesi özellikle mobilyacılıkta ve kaplamacılıkta kullanılır. Doğu K. bölümünde ise, kızılağaç ormanları hakimdir. Yamaçlarda ıhlamur, kestane ve kayın ormanları bulunur.

Geniş yapraklı Tropikal Ormanlar:

Bölgedeki kayın ormanlarının altında ağaççık veya çalılarda bulunur. Bu ağaçcıkları, orman gülü, fındık, üvez, kayacık, kızılcık ve şimşir oluşturur. Orman gülü daha çok… Batı ve Doğu Karadeniz bölümlerinde hakimdir.

Karadeniz bölgesindeki ormanlarda, nadiren anıt ağaçlarda vardır. Örnek: Batı K.’de Yenice kasabasında kalın gövdeli (Istranca meyvesi) bulunur. Ayrıca Porsuk ve Fındık ağaçları da görülür. Bu ağaçları korumak için Yenice çevresi, tabiatı koruma alanı olarak ilan edilmiştir. İstanbul ve çevresinin odun ihtiyacını Çatalca ve Kocaeli platolarındaki ve yıldız dağlarındaki Demirköy meşe ormanları karşılar.

Karışık ormanlar:

 Orta ve Doğu Karadeniz bölümlerinde kuzey yamaçlarda 1000-1500m arasında görülür. Geniş yapraklı ağaçlardan kayın, iğne yapraklılardan köknar ve sarıcam ağaçları bulunur.

İğne yapraklı ormanlar:

Dağların yüksek kesimlerinde 1000-2000 arasında görülür. İkiye ayrılır.

1) Ordu’nun batısında sarıçam, köknar ve karaçamlardan oluşanlar.

2) D.Karadeniz’de Ladinlerin hakim olduğu ormanlar.

 

Not : Daha fazla fotoğraf için fotoğraf albümüne girin. 

 

 


Yorumlar - Yorum Yaz
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.663034.8019
Euro36.413536.5594
Ne güzeldir,sessizlikte birlikte olmak
Daha da güzeldir, gülmek birlikte
Cennetin ipekten şalı altında
Yosunlara ve kayın ağaçlarına yaslanarak,
Kahkahamız kadar yüksek sesli olduğunu dosluğumuzun
Gösteriyor dişlerimizin beyazlığı.
F. Nietzche