• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/ktdgokmen
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05347896126
  • https://twitter.com/Kucuktasdemir
  • https://www.instagram.com/gokmenktd/
  • https://www.youtube.com/channel/UC2oheUfhR7iDi5hqG-_1HfA?view_as=subscriber
Site Menüsü
Linkler
Site Haritası

Engin Günaydın

EKRANIN ZABITA İRFAN'I, "O HİKAYEDEKİ MAL BENİM" OYUNUYLA SAHNEDE...
Tiyatro izlemeyi sevmedi ama sahneyi bırakamadı

Engin Günaydın, "Ben uzun süre oyun izleyemedim. Oyunların yarısında salonu terk ettim. Sevemedim ben tiyatroyu. Başka fikirlerim olduğu bu mesleğe hevesliyim" diyor...

GÖKMEN KÜÇÜKTAŞDEMİR

Ayağının tozuyla Ankara'dan gelmişti. Üzerinde ne "Zabıta İrfan"ın üniforması, ne de "Tarık Usta"nın aşçı kıyafeti vardı. Yol yorgunu gözlerine rağmen kocaman gülümseyerek merhabalaştık. Hayata bağlanabilmek için tiyatroya demir attığını söyleyen Engin Günaydın, belleğindeki film karelerini yaratabilmek için İstanbul ve Ankara'dan sonra 'O HikMal Benim' adlı tek kişilik gösterisini İzmir'de sergileyecekti.
Günaydın'la konuşmamız sırasında, büyük prodüksiyonlar yapabilmek için kendini feda eden bir kaptanla, aslında bir zamanlar tiyatro seyretmeyi bile sevmeyen iki farklı kişiliği gördüm karşımda...
- Yaptığınız işi nasıl tanımlıyorsunuz? Bir tiyatrocu musunuz, bir komedyen ya da bir stand-up'çı...
- Benim için budur, şudur denilmesini istemiyorum. Ben bir oyuncuyum. Ben tiyatroda da, sinemada da, dizi de oynayabilirim, stand-up'ta yapabilirim. Bunların hepsi sahne üzerinde duran adamla, oyunculukla ilişkili şeyler.

- Stand-up bazen bana sanki insanın matrak anılarını yazmak yerine sahnede anlatması gibi geliyor ya sizce? Ne zamandan beri stand-up yapmak istiyordunuz?

- Stand up yapmak çok uzun zamandan beri aklımda olan bir şey değil. Zaman zaman kendimi çok eğlenceli bulduğumda aklıma geliyor ama tekrar gidiyordu. Ben asıl prodüksiyon yapmak istiyordum. Bunun için yardım aradım. Yardım ararken projenin iç ruhu ile ilgili sorunlar ortaya çıktı. Bazı insanlar projeyi kendine mal etmek istedi. Bu yüzden bende bütün prodüksiyonu kendim yapmaya karar verdim. Şu an benim için prodüksiyon anlamında en kolay olan şey stand up yapmaktı bende onu yapıyorum. Stand-up'ta bana seyirciyle birebir diyaloğu öğretti. Bu bende bir sınama alanı yaratıyor aynı zamanda yazdığım için seyirciyle bu sınama alanının sürmesini istiyorum. Böyle stund-up'çı olarak kalmak istemiyorum.

10 YILDIR YAZIYOR
- Metni oluştururken yardım aldınız mı?

- Sahnede sergilediklerim kendi hayatımla ilgili şeyler. 10 yıldır senaryo yazdığım için de metne ve süreye hakimdim. Bu da bana aslında güven veriyor. Bu iş bana diğer yaptığım işler içinde de daha kolay görünüyor.
Seyirciyi salona çağırırken onlara ne vaat ediyorsun?
- a) Onları gülmekten öldüreceğim
b) Farklı bir hikaye dinleteceğim
c) Bende varım
d) Hepsi
e) Hiçbiri

Kimseyi gülmekten öldürmek gibi bir niyetim yok. Benim seyirciye vermek istediğim; sahne üzerinde ne yapacağını bilmeyen, o zamanın içerisinde kendi gerçeğinde olan ve o zamanın kurgusunu yeniden yaşayan birisi olmak. Bunu da yansıtmak. Sahne üzerinde Engin Günaydın'ın büyük ve yüksek performansı var. Bu bir performans gösterisi. Sayı elLi de olsa yüzde olsa bu kolay bir şey değil. Sahne üzerinde her gösteride her şeyi yeniden yaşıyor olmam benim en büyük iddiam.
- Seyirciden nasıl tepkiler aldınız? Bu gösteri yeni tekliflere neden oldu mu?

- Tahmin ettiğimden çok iyi tepkiler aldım. Çok beğenildi. Gösterinin sonunda bir daha, bir daha çağırıyorlar sahneye. Artık öyle bir noktaya geliyor ki 'kafam şişti dinlenmek istiyorum' diyorum. Tabii bu arada sahnede 1,5 2 saat boyunca yüksek bir performans göstermiş oluyorum. Bu performans izleyen kişileri de etkilemiş olsa gerek ki çok sayıda dizi, sinema ve reklam filmi için teklif almaya başladım. Bunu da Türkiye'de kendi kişiliği ile hareket eden oyuncu sayısı az olmasına ve bu gösteriyle de bunun biraz ortaya çıkmasına bağlıyorum.
- Gelen teklifler konusunda seçici misiniz?
- Ben bunu 10 yıldır zaten yapıyorum. Zabıta İrfan'ı oynadıktan bu yana çok sıkıntılar çektim ben. Ama öğrencilik yıllarımdan itibaren sıkıntıya alışık olduğum için önemsemedim. Hep daha iyi projelerde rol almak için zamanı ve yeni teklifleri kolladım.
- Beşiktaş Kültür Merkezi sizin için iyi bir başlangıç mı oldu?
- BKM yeni kuruluyordu. Her şey yeniydi orada. Düşüncelerde, heyecanlarda yeniydi. Bir şey başlıyordu. Ben de o başlangıca dahil oldum. Onların da benim de şansımız yaver gitti.
- Komedi rollerinin dışında Alacakaranlık'ta bambaşka bir rolle izledik. Farklı rollerde oynamak size ne kazandırıyor ya da bir şey kaybettiriyor mu?
- Benim için daha iyi tabii. Çünkü farklı alanlardan iş teklifleri alabiliyorum. Aslında oyunculuk delirdiğim bir meslek değil. Sadece bu benim işimi ve işimi iyi yapmak istiyorum. Çok büyük sıkıntıları da var, içinde büyük zevki de var. Bu iş çok insanla alakalı bir iş olduğu için oyunculuğumu da çok dürüst ve ahlaklı bir şekilde ortaya koymak istiyorum. Bu benim tercihim.

-Oyuncular nasıl sıkıntı yaşıyor?
- Her iş büyük bir sıkıntıyla birlikte gelir. İşin bitiminde keyif başlar. Bu da yeni bir iş çıkana kadar sürer. Yani kısa süreli olur. Eğer para kazanmak ve devamlı olmak istiyorsanız çalışmanız, üretmeniz gerekiyor. Ben isteklerimiz hayatla örtüşmediği zaman, kendi hayatımızın mimarı olarak bizim yapacaklarımızı hayatımızla örtüştürmemiz gerektiğini öğrendim. Çok engelle karşılaştım ama şimdi bunları bir şans olarak görüyorum. Oyunculukla ilgili olarak geçen zamanda daha çok yol kat ettiğimi düşünüyorum.
- Tüm koşuşturmanın sonunda gelmek istediğiniz yer neresi?
- Aslında böyle bir nokta yok kafamda. Sadece benim görmek istediğim bir bazı sahneler var onları yaşamak istiyorum.
- Farklı bir tiyatro anlayışı peşinde olduğunuzu okumuştum. Nedir farklı anlayış?

BASİT BİR TİYATRO
- Farklı derken aslında standartlar içindeki, basit bir tiyatrodan bahsediyorum. Çünkü bizde tiyatro böyle yapılmıyor. Ben görselliği, estetiği, ışık düzeni iyi olan yönetmeninin oyuncularının iyi para kazandığı bir tiyatro istiyorum sadece.
- Bu farklı anlayışı getirmek istemenin altında aslında sizin geçmişte tiyatroya gitmeyi sevmediğiniz yatıyor olabilir mi?
- Ben uzun süre oyun izleyemedim. Oyunların yarısında salonu terk ettim. Sevemedim ben tiyatroyu. Tiyatro ile ilgili başka fikirlerim olduğu için tiyatroya hevesliyim. Bana hayatta enerji sağladığı için devam ediyorum. Bana iyi gelmese yapmam, tiyatro delisi değilim.
Ekim ayında provalarına başlayacağımız bir projem var. Projede 7 aktör, dans grubu, müzik grubu var. Ve böyle bir ekiple bir şeyler ortaya koymak büyük maddi külfet getirecek. Hele ki bir şehirden bir diğerine gitmek gerekirse bu çok pahalı olacak. Oyunun adı 'Hücreler'. İnsanın içerisinde geçiyor. İnsanın içindeki hücrelerin dostluğu, arkadaşlığı üzerinde duruluyor. İnsanın içindeki sistemin iyiyken ya da kötüyken ki durumu farklı bir dille, eğlenceli bir şekilde anlatılıyor.
- Okan Bayülgen'in şovunda oynadığınız karakterlerle program içinde Okan Bayülgen'in bile öne çıktığınız söyleniyor, siz bu konuya ne diyorsunuz?
- Bu hikayeler beni biraz geriyor. Ben sadece kendi işime bakıyorum, planlarımı gerçekleştirmek için uğraşıyorum. Bunun için yardım eden insanlara teşekkür ederim yardım etmeyenlere ise; 'Allah belanızı versin' demem. Zaga'nın farklı bir izleyicisi var orada bir pencere açmanın yararlı olacağını düşünmüştüm.

Kimdir?
Engin Günaydın, Tokat-Erbaalı. Ailesi, ilkokuldan sonra meslek sahibi olsun diye İzmit'e, ablasının yanına göndermiş. O ise gidip tiyatro girmiş İzmit'te. Oradan Hacettepe Konservatuarı'nı kazanmış; iki sene okuduktan sonra Mimar Sinan'a yatay geçiş yapmış. 1994'te Otogargara'da BKM'de oynamaya başladı. Sonra Bir Demet Tiyatro'da oynadı. Arkasından Alacakaranlık dizisi ve Zaga Üniversitesi'ndeki parodiler geldi. Zeki Demirkubuz'un Yazgı filmindeki rolüyle Ankara Film Festivali'nde ödül aldı. Yazı Tura'da da SİYAD ödüllerine aday oldu. Şimdi ise 'stand-up' gösterisini sahneliyor: O HikMal Benim...

Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.663034.8019
Euro36.413536.5594
Ne güzeldir,sessizlikte birlikte olmak
Daha da güzeldir, gülmek birlikte
Cennetin ipekten şalı altında
Yosunlara ve kayın ağaçlarına yaslanarak,
Kahkahamız kadar yüksek sesli olduğunu dosluğumuzun
Gösteriyor dişlerimizin beyazlığı.
F. Nietzche