• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/ktdgokmen
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05347896126
  • https://twitter.com/Kucuktasdemir
  • https://www.instagram.com/gokmenktd/
  • https://www.youtube.com/channel/UC2oheUfhR7iDi5hqG-_1HfA?view_as=subscriber
Site Menüsü
Linkler
Site Haritası

Yeniden başlamak





Yeniden başlamak





Ahu Güngör Ağca, “Af” adlı ilk romanında şöyle diyor: “İnsan önce kendini affetmeyi başarabilmeli, yeniden başlamak için…” En çok zorlandığımız şeyler biri yeniden başlayabilmek. Her yaşadığımız anla birlikte sınanıyor çünkü zihinlerimiz. İnsanlarla, kentlerle, devletlerle yapıyorlar bunu. Başa çıkılması gereken o kadar çok şey var ki kendimizi ve bedenimizi unutuyoruz. Ve bize kalan genelde susmak oluyor. İsmet Özel bir şiirinde, "Dilce susup bedence konuşulan bir çağda/ biliyorum kolay anlaşılmayacak" der. Anlaşılmayı beklerken geçiyor bir ömür.


Af romanı Türkiye gündemini her zaman meşgul eden ve son yıllarda özellikle ayyuka çıkan kadına şiddet konusunu Zuhal ve Leyla adlı iki kadın arkadaş üzerinden ele alıyor. İşte size anlaşılmayı isteyen iki roman kahramanı… Şiddetin sınıfı, yaşı, mesleği olmadığını ve erk sahibinin okumuş, eğitimli olmasının hiçbir şey değiştirmediğini gözler önüne seriyor romanın satırları arasında. Bakıp da görmeyi reddettiklerimiz, yapabilecekken yapmadıklarımıza bir isyan niteliğinde olan roman, baş karakteri Zuhal’in nezdinde, bu topraklarda yaşayan kadınların dünü, bugünü ve yarınından bir kesit sunarken, onun öncülüğünde çuvaldızı önce kendine sonra hepimize batırıyor. Ahu Güngör Ağca’nın akıcı yazım dili, gerçekçi diyalogları, seçtiği mekânlar ile gerçeklik hissi pekişiyor ve okur kendini “Benim arkadaşımın da başına geliyor olabilir mi?” sorusuyla baş başa buluyor. Af, ortak bir acıyı paylaşmak için ille de tanışması gerekmeyen, bu topraklarda hayatta kalan kadınların hikâyesini, yaşanmışlıklardan süzerek aktarıyor. İlk romanında abartıya kaçmayan kurgusu ve karakterleriyle edebiyat dünyasına sağlam adımlarla giriş yapan Ahu Güngör Ağca’nın ismi daha çok kereler karşınıza çıkacağa benziyor.

Kahramanlarının ağzından, “Geçmişi telafi etmenin bir yolu olmasa da gelecek adına öğrendiklerimiz var yaşadıklarımızdan…” diyen Ahu Güngör Ağca şöyle devam ediyor: “O hayat ki bize; insanlara önyargısızca bakabilmeyi; başka insanların acılarını yüreğinde hissedebildiğinde gerçekten insan olabilmeyi öğretti… Ve o hayat ki bize; evlatlarını korumayı başaramayan, kaderimizi kederimiz yapan bir coğrafyaya direnmeyi öğretti…”
Direniyoruz, yaşanacak daha iyi bir hayata kavuşmak ve yeniden başlayabilmek için…

**

Şifa

Kendimizi tanımadığımız, affetmediğimiz ve yeniden başlamadığımızda hayat çok daha zorlaşıyor. Ve stresli bir ortamda yaşıyorsak, bu sona doğru yaklaşıyoruz anlamına geliyor. Geçtiğimiz günlerde Netflix’te “Şifa” adında çok dikkat çekici bir belgesel izledim. Belgeselde, stresin hayatımızı ne kadar da çekilmez bir hale getirdiği, çeşitli hastalıklara kapı açtığı anlatılıyor. Doktorlar, uzmanlar, araştırmacılar ve ruhani liderler, stresten ne kadar uzak durulursa beden ve akıl sağlığımızın o denli iyi olacağını söylüyorlar. Bunu yapması zor gibi görünse de unutmamanız gereken şu: “Hiçbir şey sizin sağlığınızdan daha önemli değildir. Ve onu kaybederseniz her şeyinizi kaybetmiş olursunuz.”
Belgesel aynı zamanda, aslında birer kimyasal madde olan, pek çok yan etkisi olan ilaçların anlık iyileşmeler sağladığını ve sorunları kökeninden çözmediğini anlatıyor. Alternatif yöntemler sunulan belgeselde pek çok kişinin hayatından da örnekler sunuluyor. En dikkat çekici noktalarından biri de aslında zihnimizi daha iyi kullanmayı öğrenerek ilaç ya da kemoterapi kullanmadan kötü hücrelerin çoğalmasının önüne geçebileceğimiz yönünde araştırmaların olduğu. Bence izleyin ve biraz üzerine düşünün. Belki de yeniden başlamanın tam zamanıdır.

Yorumlar - Yorum Yaz
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.138634.2754
Euro37.346837.4965
Ne güzeldir,sessizlikte birlikte olmak
Daha da güzeldir, gülmek birlikte
Cennetin ipekten şalı altında
Yosunlara ve kayın ağaçlarına yaslanarak,
Kahkahamız kadar yüksek sesli olduğunu dosluğumuzun
Gösteriyor dişlerimizin beyazlığı.
F. Nietzche