• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/ktdgokmen
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05347896126
  • https://twitter.com/Kucuktasdemir
  • https://www.instagram.com/gokmenktd/
  • https://www.youtube.com/channel/UC2oheUfhR7iDi5hqG-_1HfA?view_as=subscriber
Site Menüsü
Linkler
Site Haritası

Dokuma ve dans yolculuğu

 

 
 
  

Dokuma ve dansla
başlayan yolculuk
 
Gökmen Küçüktaşdemir
 
İlginç bir kent şu İzmir. Bekliyorum, acaba gerçekten ne zaman akıllanıp kendi değerlerine sahip çıkacak diye. Ne zaman genç ve yetenekli insanlarına kol kanat gerecek diye... Şehrin yöneticileri görmezden gelse de hikayelerini, biz yine de anlatmaya devam edeceğiz, herkes bilsin diye..
Fırat Neziroğlu onlardan biri. İzmir doğumlu ama İstanbul'da yaşıyor. Haftanın 2 günü ModerndansLAB için İzmir'e geliyor. Sahne gösterileri planlayıp, hazırladığı şovlar için hem dansçılara eğitim veriyor hem de dans ediyor. Onun için kurduğu topluluk bir dans laboratuvarı. Yeni fikirler üretip, ekibiyle dansa olan aşkını sahneye yansıtıyor. Kalan 5 günü ise İstanbul'da Galeri Zilberman’da çalışıyor.
Ud da çalan Neziroğlu iyi bir dansçı olduğu kadar aslında çok iyi bir dokuma ustası. Bunun üzerine eğitim almış. Üniversitelerde ders vermiş. Londra, İstanbul, Münih, Paris’te “kumaş koleksiyonları”, Incheon, Washington, Hawai, New York, Kitakyoshu, Shangai, Tenjin, Bhonburi, Newdeli, Venedik, Buenos Aires, Como, Roma, Maniago, Singapur, Marakeş, Dubai’de “sanat eserleri” sergileniyor.
Performans üzerine yaptığı doktorayı 2012'de bitiren Neziroğlu'nun dokumalarını gördüğünüzde "tam bir delişi" diyorsunuz. Haftanın her günü 5 saat çalışarak yaptığı bir kilim var ki kendi boyundan büyük olan bir şaheser. Bu eser gibi onlarcasını üretmiş genç bir usta var karşımızda.



KONSERDE PERFORMANS   

Fırat Neziroğlu, 2008'de Caz Günleri kapanış konserinde piyanoda Fatih Duyarlar varken ilk kez bir sahne performansıyla çıktı karşımıza. "Doğumdan düğüne" konseptini, sahneye gerdiği halatlarla konser bitimine kadar dokuma yaparak anlattı. Konserde, hilalden dolunaya geçen süreyi işleyerek zamanı ve bir dilek ağacı yaparak gerçekleşmesini istediğimiz hayalleri sergiledi. Hem solistin hem de seyircilerin, dilek ağacına çaput bağlamasını sağlayarak konserin daha interaktif hale gelmesini sağladı.
Askerden döndükten sonra Facebook'a "Hayali dans etmek olan kim var?" diye yazdı. 12 kişi kendisine cevap yazdı. Çalışacak yer yok, nerde sahneye çıkılacağı belli değil, sponsor yok... Ama yine de dansa gönül veren ve farklı meslek dallarından olan bu 12 kişiye haftanın 3 günü her gün 4'er saatten hem bale hem de modern dans dersleri verilerek bir ekip kuruldu. Amaçları para kazanmak değil, sadece dans etmek olan bu grup kısa sürede bir aile gibi oldu. Neziroğlu'nun evinin salonunda, koridorunda ya da Bostanlı sahilde çalıştılar. Neziroğlu, "6 ayın sonunda Küçük Prens kitabını anlattığımız bir gösteri sahneledik. Karşıyaka'da Ege Sanat Merkezi'nde çalışmaya başladık bir süre sonra. 6 kez sahneye çıktık " dedi.



DANSLA MÜZEYYEN SENAR'IN HAYATI

Küçük Prens'ten sonra hayat yine tesadüfler kartını öne sürüyor ve Neziroğlu'nun karşısına bir video çıkarıyor. Bakın o video için Neziroğlu ne diyor: "2011’de, Küçük Prens’i sahnelediğimizde bir video izledim. Müzeyyen Senar, “Bir zamanlar biri vardı, bendim o da. Çoktaaan unuttular, halen unutulmuş vaziyetteyim” diyordu.
Bana çok dokundu bu sözler. Bu büyük ve eşsiz sanatçı için bir eser hazırlamaya karar verdim. Arzu Söğüt ile bolca okumalar yaptık, Fırat Tosun ile birçok farklı alanda müzikler dinledik, Başak Güneş ile koreografik alanda çalışmalar yaptık. Ayten Huzur Öğütçü ile kostüm ve dekor üzerine beyin fırtınaları… Derken Müzeyyen Hanım’ın kızı Feraye Işıl ile görüştüm. İzinlerini aldıktan sonra koreografi çalışmalarına başladım.  Eserde Şirin Pancaroğlu Arp eserini, Sema Moritz iki eserini, Ünal Büyükgönenç bir eserini, Can Gox bir eserini kullanmama izin verdi. 23 dansçıyla Müzeyyen Senar özelinde Cumhuriyet’in bir dönemine ışık tutulmaya çalıştık. O dönemin sanatçı kavramı ile günümüzdeki sanatçı kavramı arasındaki farklılıkların gösterilmesini amaçladık. Müzeyyen Senar Türk musikisinin icrasında, kendine has ses rengi, üslup özeni, görev ciddiyeti ve sorumluluk anlayışıyla, yurtdışında verdiği konserlerle, pek çok bestekarın eserini ilk kez yorumlayan sanatçı olmasıyla bir döneme damgasını vurmuş bir isim. Bu projeyle, onun gibi seçkin, saygın ve bir o kadar da mütevazi bir sanatçının gelecek kuşaklara aktarılabilmesi, kültürel yapımızın zenginliği ve musikimizin ulusal üstünlükleri, farklı sanat türlerinin bir araya getirilmesi ile de günümüz toplumunun beğeni düzeyinin geliştirilmesine çalıştık."


25 KEZ SAHNELENDİ

Günümüz toplumunun sanattaki güzel anlayışının kriteri, Avrupai ve popüler olması. Oysa yerel ve ulusal değerlere de sahip çıkarak kalıcı ürünler ortaya konabiliyor. Bugünümüzü oluşturanın geçmişimiz olduğu belirten Neziroğlu, Cumhuriyet tarihimizin en önemli sanatçılarından biri olan Müzeyyen Senar’ı tanıtmanın gururunu yaşadıklarını vurguluyor. ModerndansLAB, ortaya çıkan güzel eseri İzmir'de 25 kez sahneledi. Ama izlemeyen o kadar çok insan var ki, onlara da ulaşmak gerekiyor.



Ben Müzeyyen Senar'ın yaşadığı zorlukları, kekemeliğini nasıl aşıp sesiyle nasıl ayakta kaldığını, 3 kez yaptığı evliliği, özel hayatını ve farklı kişiliğini bu eserle birlikte öğrendiğim için büyük mutluluk duydum. Benzer bir mutluluğu kendi hayatını sahne de izleyen Senar da yaşamış ve Neziroğlu'na teşekkür etmiş.


KARŞIYAKA'DA FESTİVAL  

ModerndanLAB, Senar'dan sonra bir köy ailesi üzerinden Neşet Ertaş'ın hayat hikayesini ele aldı. "Aklımın iplerini saldım" adlı dans gösterisi sahneledi. Şimdi ise başka gösteri için hazırlık yapıyorlar. Daha önce operada izlediğim Giselle'i yine dansla yeniden yorumlayacaklar. Şehrin yöneticileri onları fark etmedi ama Prömiyer adlı Bayraklı'daki kentin en iyi dans okulu kendilerine kapılarını açtı.

PROJELER BİTMİYOR

Neziroğlu'nun üzerinde çalıştığı diğer proje de çok dikkat çekici. Flamenko öğreniyor. Türk Sanat Müziği şarkılarının kim tarafından hangi duygularla yazıldığı hazırlanan gösteride anlatılırken Münir Nurettin Selçuk'un müzik olmadan plağa söylediği şarkılara Neziroğlu, sahnede ayaklarıyla müzikal bir alt yapı oluşturacak. Yani bu bir dans gösterisi değil bir konser olacak.



Bugünlerde Karşıyaka Belediyesi'nin düzenleyeceği Modern Dans Festivali'ne hazırlanıyorlar. Ama kulağıma gelen bilgilere göre ilk kez modern dans gösterisi izleyen bazı kişiler, başkanı festivalden vazgeçirmeye çalışıyorlarmış. Birileri umarım onlara, toplumun gelişiminde sanatın çok önemli bir unsur olduğunu anlatır. Dans etmeye hevesindeki gençlerin önünde açılmak istenen pencereyi umarım kimsenin  kapatmaya gücü yetmez.

DOKUMADA DA KENDİ DİLİNİ YARATTI

Neziroğlu, dokuma üzerine yaptığı eserlerde de her zaman unutulan ya da ötelenen kültürümüzü anlatmaya çalışıyor. Neziroğlu, "Anadolu’nun klasik dokuma tekniğini hiç bozmadan keçe ve dokuma eserler üretiyorum. Bu teknik oldukça zahmetli ve sabır gerektirdiğinden cesaret eden çok az insan var. Dokumada boşluk kullanan tek sanatçı olduğum için kendi dilimi de bulmuş oldum. Dokuma tüm plastik sanatlar gibi sanatçının yalnızlığı sırasında doğar ve büyür. Dokurken birçok karar veririm, renklerde, dokularda… Ancak sergilendiği zaman izleyici bunun farkına varmaz. Bitmiş ürün benim için bir şey ifade etmiyor. Oluşum aşamasındaki heyecanımı anlatmak istiyorum seyirciye her defasında. İşte böyle zamanlarda içimdeki sahne adamı rahat durmadı ve izleyici karşısında, müzik eşliğinde dokuma fikrim gelişti" diyor.
kutu kutu kutu



"İŞEYEN FIRAT" İLE İSTİFA

Neziroğlu, akademik kariyerini ilginç bir istifa ile sonlandırmış. Okul yönetimi tarafından mobbinge maruz kaldığını savunan Neziroğlu, hazırladığı "Akıl hastanesi" adlı sergi ile istifasını sunmuş. Serginin davetiyesinde de yer alan "İşeyen Fırat" adlı eser aldığı ödülün yanı sıra bugün hala konuşuluyor. Neziroğlu, eserinde çalıştığı okulun hocalarını konu edindi. Tuvalette kapıların altından pantolonları, etekleri ve iç çamaşırlar gözüken bazı hocalarını dokuyan Neziroğlu, kendisine de arkasını dönmüş bir şekilde pisuarda işerken yer vermiş. Bunu yaparken de, "Siz birbirinizin ne giydiğine önem verirsiniz, ne ürettiğine değil" mesajı vermiş. taktir edersiniz ki açılan sergiye Fırat'ın hiç bir hocası gelmemiş. Bugün Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi kendi öğrencisini görmemezlikten ve duymamazlıktan geliyor.     
     

    KARDEŞİ ŞAMPİYON BİR CİMLASTİÇİ

Fırat Neziroğlu gibi kardeşi Burçin de İzmir'in hatta Türkiye'nin kaybettiği değerler arasında yer alıyor. Burçin aldığı madalyalar sayesinde dünya listesine giren, 4 dünya şampiyonasına katılmış olan bir cimnastikçi. Son dünya şampiyonasında federasyon bir karar alarak Türkiye'nin en iyi 5 sporcusunu bir araya getirerek bir takım kurdu. İlk kez bu takımla grup sersine katılındı. Yıllarca tek başlarına çalışan çocuklardan 61 ülkenin arasından sıyrılarak bir mucize yaratmalarını bekleyen federasyon yönetimi istedikleri başarı yakalanamayınca takımı dağıttı. Böylece Türkiye'nin en iyi cimnastikçileri, kulüpleri de olmadığı için boşta kaldı. Şimdi bu gençlerin antreman yapmadan geçen her günleri Türkiye'nin bu branşta hiç bir başarı yakalayamamasına neden olacakken, yıllarını bu spora veren gençleri de kaybetmemize yol açacak. İşin ilginci bu çocuklara kulüplerde sahip çıkmadı. Ha derseniz ki; "Neyimiz doğru ki, bu doğru olsun." Siz de haklısınız...  
 
 
Fırat Neziroğlu kimdir?

İzmirli olan Neziroğlu Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarım Bölümü’nde okudu. Daha sonra da doktora yaptı. Aynı zamanda Araştırma Görevlisi olarak çalıştığı kurumda, sanatta yeterliğimi bitirmek üzereyken istifa kararı aldı. Eğitimi sırasında birçok tasarım yarışmasında ödül aldı. Türkiye’de kumaş tasarım alanında düzenlenen ilk yarışma İTKİB Kumaş Tasarım Yarışması’nda 2 ayrı çalışma ile 1. ve 2. oldu. Dönemin en prestijli yarışması BEYMEN ACADEMIA’nın kumaş tasarım alanındaki tek tasarımcısı olarak ödül aldı. Ayakkabı ve gelinlik tasarım yarışmalarında dereceleri var. 2008 yılında Akbank’ın düzenlediği “Günümüz Sanatçıları” sergisi ve aynı yıl SIEMENS’in düzenlediği “Sınırlar ve Yörüngeler” sergilerine “İşeyen Fırat” eseri ile davet aldığında herkes dokumanın da bir güncel sanat eseri üretim tekniği olabileceğini kabul etmiş oldu. Neziroğlu, İstanbul'da Galeri Zilberman çalışmakta.
 

Yorumlar - Yorum Yaz
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.663034.8019
Euro36.413536.5594
Ne güzeldir,sessizlikte birlikte olmak
Daha da güzeldir, gülmek birlikte
Cennetin ipekten şalı altında
Yosunlara ve kayın ağaçlarına yaslanarak,
Kahkahamız kadar yüksek sesli olduğunu dosluğumuzun
Gösteriyor dişlerimizin beyazlığı.
F. Nietzche